20 Temmuz 2014 Pazar

mahrem tablada zehri sunuyor kuru kırmızılar benimdir
yalnız yürüyüşü bitmiş gemiler eve dönsün uğultulu öpüşlerle
geceler bir değil, içimizdeyken vakit nasıl iştir
olanlara nefret, üzerime afiyetli bir bu kalmıştır geriye
durmanın anlamı yok böylesi günlere yaşlanmaktan öte
yirmiler peydahladım tuzlu yaşlar ve nisanlardan bir beşiktaş sahili
farkını bildim, kollarımsız sen ve martı kanatlı iskele


19/7/14

18 Temmuz 2014 Cuma

En yanlış zamanda savdık sıramızı
Şehre nice sonra gelmenin şaşkınlığını yaşamalıydık birbirimizde
Öyle ki Kanlıca bile hayran kalırdı böylesi sessizliğe
Karanlığa kelimeler savurmaktansa
Elimize yüzümüze bulaştırmalıydık avuçlarımızdaki mutluluğu

Yanlış zamanda savdık sıramızı
Aynı otobüse yetişmekten ve de bilemediğim diğer şeylerden
Daha fazla konuşmalıydık ateşe uçan kelebekleri
Karanlıkları bahanelerle avutmaktansa belki
Öpüşmeliydik yazboyu

temmuz 17, 14

11 Temmuz 2014 Cuma

Artık tamam sual olunmaz kalbimin bir köşesinden
Boyandıkça hüznünün rengine bende bir ay dolanır
Paramparça kelimeler yanıbaşımda sıkılı avucumdan kızıl
Dinle beni rüzgar kız, güneş hayin, ay karanlık
Sen estikçe içimde ateşten sular bulanır.

Üç beş darı, çokça çakıl, kuru kumdan toprağım
Sözüm geçmez olur gayrı yağmurlardan gözlerine
Soluduğun nefes gülizardır böğrümde kırmızıdan kızıl
Süpür dikenlerimi rüzgar kız, uzaklara karışsın
Renksiz uçurtmalar takılmasın saç tellerine.

Pay etme güllerinden kimselere bana yaz günü ayaz olur
Bir köşede şimdi sen dalgalı, serin. Diğerinde ben ve özlemi senin
Kirazların renkleri kayıp, dudaklarının altı kan, üstü kızıl
Devşiririm seni uzaklardan, gökyüzünde bir şarkı iç çeksin:
"Gözlerinin içine başka hayal girmesin."

temmuz