yine uçuşan bir boşluk zihnimde
pembelerin toz toz genzime kaçtığı bir bulantı dolduruyor meydanı
kuşların sesi bak fatihaları okunuyor
toprak attıkça üstüne
bir somurtkanlık alır her yanı
şimdi her neredeysen bilmem burası pek dokunaklı
gökyüzüne uzayan otobüsler bile
çözemiyor yolları ve ağlamak gibi bir his
ne de zormuş yahu siyah beyaz yaşamak
bir âmâ güldükçe perdeli gözleriyle
artık dokunsan ağlarım sanırım
ve yediğim tırnaklarımı ceplerime saklarım
bilirim bilirsin tehlikesini güzelliğinin
uzun bir kış olacak sanki
otobüsler gelmeyecek bazen duraklara
faydasız yakılan sigaralar ısıtmayacak bu karanlığı
ne takvim yaprakları ne de bir saatin yelkovanı
gelmeyecek gibi gittiği yerden
biçimsizce duran birkaç kafiyem var artık elimde
bak bana bir kez daha
gözyaşlarım donmasın ceplerimde